10 Ocak 2011 Pazartesi

BU GÜN GÜNLERDEN BİR GÜN


İlk kez çaresizliğin pençesinde olduğumu düşünmeye başladım. Bu gün meramı anlatacak üç kelimeyi zihnim bir araya getiremedi. Dahası, fena halde acziyete tabi oldu. Söz dağarcığım utandı, yerden kalkmadı kitap yoksunu gözlerim ve ellerim titreyerek uzandı klavyeye. Zor bir yazının arefesine, yazıya dair herhangi bir fikrim olmadan girdim. Belli ki cahil cesaretiyle tükenmiş sözcüklere sığındım ve sözcükleri cahilce bir savunmayla dizdim satırların arasına.

Bu gün günlerden bir  gün...

Her zamanki günlerden biri okumadan, yazmadan, düşünmeden,üretmeden geçen herhangi bir gün.

Gözler boşlukta,

boş  boş  bakmakta,

ortalıkta iki satır yok ki biraz takılsınlar. Ya eller klavyenin üzerinde bir sağa bir sola...

Zihin bomboş, eller ne yapsın?

Sonra içerde de durum feci...

Zihnimin köşelerinde bir şeyler takılı...

Her şey olabilir.

Mesela; kullanmaya kullanmaya unutmaya başladığım sözcüklerin feryadı ya da cümlelerin hafıza yolculuğunda saplandığı kör bir kuyunun yankısı.

Bu gün düşünmeden edemedim: Öğrendiğim onca sözcük nerede, onca üslup, okuduğum kitaplar hangi karanlıkta, karanlığın yorumu beynimin hangi lobunda? Fırtınanın ortasında bir yelkenli gibi hafızam...

Bir türlü toparlayamıyorum...
Üç-beş emanet sözcüğü de fırtınanın kollarına bırakmaktan başka bir çareye sığınamıyorum.

Birer birer kaybediyorum biriktirdiklerimi ve karanlığa dalıyorum küçücük bir ışık bulabilmek için.

Kenarda kalmış birkaç kırıntıyla sarıldım klavyeye...Ağır ağır yazmaya çalışıyorum. Çünkü arz talep arasında büyük bir dengesizlik var.Yazmak istediklerimi ifade edecek donanımdan yoksunum, hatta karanlık bir kuyudan çekiyorum elimde olanları da...

Her köşe başında yitirdiklerimden kalanları topluyoru. Hafızamın arka sokaklarında hurdacılık yaparak cümleleri toparlamaya çalışıyorum.

Topladıklarıma sarılıyorum...

İster bilinçaltı çöplüğünün kokan bir leşi olsun, isterse de bana ait bir hatıra yeter ki benim olsun, yeter ki bende olsun,boş kalmasın satırlar,kurumasın mürekkep ve sözcükler,günbegün öğrenilen sözcükler tembelliğin elinde çürümesin
üç-beş satırı süslesin,üç-beş kulağa seslensin,

ışık olsun karanlıktan kurtarsın fikirleri,

cenin gibi daha doğmadan ölmesin,

babasız bir çocuk gibi sahipsiz kalmasın, 

sözcükler cümlelerde,

cümleler fikirlerde  bulsun kendini ve hepsi satırlarda dolsun, 

akıllarda bulsun yerini...

Bu gün günlerden bir gün...

Ve...

Boş da olsa, dolu da olsa yazılmış bir yazıyla,

hafızanın çetrefil sokaklarından kurtarılmış sözcüklerle,

okumayan bir beynin isyanıyla,

en azından okunmak için yazılmış bir yazıyla bitmiş herhangi bir gün işte..

E.T