3 Aralık 2012 Pazartesi

BİLİNMEYENE YARI AÇIK MEKTUP

Gönderen: X
Gönd. Adres: Bilinmezler Mah. Muamma Cad. Kültürel Tabu Sok. Kayıp Ses Apt. No:25 

Alıcı: Y
Alıcı Adres:Bilinmezler Mah. Muamma Cad. Kültürel Tabu Sok. Kayıp Ses Apt. No:25 


Sevgili(m) Y 

Bu mektubu sana çok yakınlardan yazıyorum. Bir nefes kadar yakından... Hatta verdiğin nefesin içine diğer nefeslerin karışmasına fırsat vermeyecek bir yakınlıktan bile bahsediyor olabilirim. "Bu kadar yakınken mektuba ne hacet?" diyebilirsin. Ama bazen iki sevgilinin elleri arasındaki mesafe fiziken 10 cm olmasına rağmen sevgililer için dünyanın en uzun mesafesidir ve bazen yakın olmak, aslında uzak olmak demektir. İnsan hayatında yakınlaştıkça uzaklaşılan dönemler olabilir. Önemli olan uzaklaştığını fark edebilmektir.

Ahmet Mithat Efendi, JÖN TÜRK isimli romanına kitabın kadın karakteri Ceylan'ın şu sözüyle başlar:

"Tam bir muammasınız Nurullah Bey..." 

Evet... Sen de aynı Nurullah Bey gibi "Tam bir muamma" olabilirsin. Ama itiraf etmeliyim ki Ceylan da en az Nurullah kadar "muamma"dır. Yani biz, işin özünde bir muammadan oluşuyoruz... 

Biz neyiz sevgili(m) Y... 

Neyiz biz?

Biz nasıl bir muammanın ürünüyüz?

Özümüz ne?

Kaç bilinmeyenli bir denklemin kaçıncı bilinmeyeniyiz?

Hangi iksirin hangi bileşenleriyiz?

Üstünde nereye gittiği yazmayan şehirler arası bir otobüs müyüz acaba?

Ya da kapısı sonsuza kadar kilitlenmiş bir odanın tozlu zemininden mi ibaretiz?

Sahra çölündeki hangi kum tanesinin altındayız? Bizi kim bulacak?

Bu nasıl bir yaşam tarzıdır?

En karmaşık bir cinayet soruşturmasıyla, baklava çalmadan sebep bir hırsızlık vakasının arasında mıyız?

Bizi hangi polis aydınlatacak? Hangi devletin neresine sığınacağız? 

Hangi imanın, nerden türediği belli olmayan batıl inançlarıyız biz?

Hangi kibritçi bizim kökümüze kibrit suyu dökmüş de bu hale gelmişiz?

Sana da saçma gelmiyor mu?

Hangi süper-komik fıkradan fırlamış karakterleriz ki biz hiç bir sonu belli olan hikayeye kahraman olamıyoruz?

Franz Kafka'nın "Milena'ya Mektuplar" kitabına niye özeniyor olabilirim ki? 

Nasıl bir şeyiz lan biz?

Ben sana her şeye rağmen deli gibi aşıkken, üstelik bunu adının Y olması kadar kesin biliyorken, senin hala "canım arkadaşım" modunda nasıl olduğuna şaşmıyor musun? Buna nasıl takat getirebiliyorsun? Söylediğin bir sözün ya da attığın bir bakışın karşındaki mantıksız bünyede olumlu ya da olumsuz nelere yol açabileceğini nasıl bilemezsin? Gözlerimin içine içine nasıl bakabiliyorsun? Tanımsız güzellikteki gözlerin benim gözümde yaşanan sancıları nasıl tanımlayamaz? Tanımladığını farz etsek bile bunu nasıl hiç belli etmez? O taşıdıklarının göz olduğuna emin misin? Sana yemin ediyorum dünyada yaşanan en saçma olayın içindeyiz... Zeka parıltısı taşımayan Türk dizileri gibiyiz aynı. Yok böyle bir dünya sevgili(m) Y... Olamaz da... 

Her şeye varım... Her şeye saygılıyım... İnsan hür bir varlıktır. Hayatta istemeyeceği ya da mantığının izin vermediği şeyler de olabilir. Haklısın... Ama bu çok farklı bir şey...

Bence sen hala net değilsin sevgili(m) Y... Gözün gözü görmediği bir sis bulutu halindesin... Muammasın sen...  Ben de öyleyim... "Gitmek mi zor, kalmak mı zor?" şarkısını dinleyerek sabaha kadar içen meyhane adamları gibiyiz. 

Affet... Belki mantıksız oluşumdan kaynaklıdır. Ama bir şekilde bu yaşananlar sığmıyor beynime... Beyinsizim belki... Fakat ben hala taşları oturtamadım... 

O yüzden beni suçlama... Bu muammayı çözmeye çalışırken seni kıracak sorular soruyorsam özür dilerim.

Vereceğin cevaba göre tekrar konuşalım bu mevzuyu sevgili(m) Y...

Şimdilik bu kadar, bana yazmayı ihmal etme... 

Hoşçakal....

(Parantez içindeki m harfi için de tekrar özür dilerim) 

X...








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder