25 Eylül 2011 Pazar

GÜLLÜK DEĞİL GÜNLÜK - 3 / İRADE SİZSİNİZ

İradesizliğin ırsi olduğunu düşünmeye başladım. Hatta düşündüm ve kseinlikle ırsi olduğuna kanaat getirdim .Fi tarihinde, babam anneme "babası gibi irdaesiz" demişliği var benim hakkımda. Çıkış noktam burası. Buna binaen bernim her fırsatta dibine vurduğum hareket kontrl edememe alışkanlığım devam ediyor. Bir şeyi yapmamam gerekiyorsa, onun yanlış olduğunu hata yaptığımı, bunun kocaman bir iradesizlik göstergesi olduğunu bile bile yapıyorum. Üstelik bunu nedeni davranış sonu alacağım dönütün içsel oluşu. Dışsal mekanizmalara karşı hassasımdır. Yani kendimden başka herksiz sözünüdinliyorum ama kendimihep ıskalıyorum. Söz gelimi; kırmızı ışıkta gçmiyorum. Ama kırmızı ışık zihnimdeyse ve bundan dolayı fiziksel ve dünyevi bir ceza almayacağımı biliyorsam, sallamıyorum ışık mışık....

Böyle olmayı istemiyorum, böyle davrananlara kızıyorum ama bunu önlemek için "hatve-i mur" (karınca adımı) kadar mesafe katetmiyorum.

Yapmam gerekn işleri bir kenara yazıyorum fakat "Bu iradesizliğin üstesinden nasıl geleceğim" diye düşünmekten planları icraya vakit kalmıyor.

Çoğu zaman plan yapmak, planı icradan daha fazla sürüyor ve dolayısıyla hayatımı planlar üzerine kuruyorum.

Hemen bir örnekle göstereyim:

- Askerde okunabildiği kadar klasik okunacak
- Terhis tarihine doğru ücretli öğretmenlik başvuru tarihleri takip edilece, eğer vakit uyuyorsa hemen İSTANBUL, PENDİK, ÜMRANİYE ve ADAPAZARI HENDEK'ten ücretli öğretmenlik başvuruları yapılacak.

- Ücretli öğretmenlik çıkarsaher ay 100 liralık kitap alınacak ve her hafta en az bir kitap okunacak.

- Facebook, sadece arkadaşlarla iletişim için kullanılacak.

- Şayet, ücretli öğretmenlik çıkmazsa Şeref Abiyle konuşulacak ve dersanede görev istenecek...

- Eğer, ücretli veya dersane İstanbul'da olursa diksiyon kursuna gidilecek.

- KPSS lafı eden insanların yanından ışınlnarak uzaklaşılacak.

- Nisan - Mayıs gibi ne kadarözel okul varsa hepsine CV yollanacak.

- Eğer özel okul çıkarsa, tabiri caizse it gibi çalışılacak, "Çok çalıştırırlar az verirler, sürünürsün" diyenlere dudak kenarıyla alaycı bir gülümseme atılıp kenara çekilinilecek.

- Okulda "okur-yazar" klubü kurulupp, okulu İstanbul'da "okur-yazar yetiştiren okul" diye popüler yapılacak

- Tiyatro ve fotoğrafçılıkla ilgili okul faaliyeti yoksa ivedilikle kurulup faaliyete geçirtilecek

- Okur-yazarlık üzerine velilere ve öğrencilere seminerler verilecek.

- Konuşma ve Diksiyon kursu açıpöğrencilerin kitlelere hitap etmesi sağlanacak

- Özel okuldan aldığım ilk maaşla CANON D500 alınacak

- Deli gibi İstanbul fotoğrafı çekmeye devam edilecek

- Haluk Dursun'un "İstanbul'da Yaşama Sanatı" kitabı sayfa sayfa tatbik edilecek

- Türk Edebiyatı vs. dergilere devamlı surette yazılar gönderilecek

- Mutlaka araba alınacak (Arabasız olmaz)

- Bu maddelerin %75'i gerçekleştikten sonra evlenme planları yapılacak

- Fatih ile birlikte açıktan edebiyat bölümü okunup akademik kariyer kasılacak

- Babaya "Bak KPSS'yi kazanamadın şimdi sürün" deme fırsatı bırakmayacak kadar maddi yardım yapılacak.

- Müsait oldukça film festivalleri takip edilecek, sinemaya gitme düzene oturtulacak

- İstanbul flarmoni osrkestrası takip edilecek

- Beşiktaş, Real Madrid, Atletico Madrid ve Galatasaray'ın bütün maçları izlenecek

- En nihayetinde "Tûl-i Emel" in kötü bir şey olduğu akıldan çıkarılmayacak

 - Ve en önemlisi günde yapılması gerekn o 15 dakikalık iş yapılmadan bunlarının hiç birinin gerçekleşmeyeceğinin bilincinde olup ona göre davranılacak

Evet... Haklısınız... Migros'ta satılacak kadar kelepirleşmiş kişisel gelişim kitaplarında yazan "hayallerinizi yazın" tadında bir liste oldu ama bir şekilde somutlaşması ve mühürlenmesi gerekiyordu.

Neyse... Şu an çok mutluyum zaten...

Neden?

Çünkü hava bulutlarla kaplandı ve yağmur yağması an meselesi... Üstelik müthiş de rüzgar esiyor. Deniz dalgalı... İnanın tam 40 gündür bulutlu hava görmedim. Klima soğuğundan başka soğuğa maruz kalmadım ama şimdi ıslanmayı ve soğu havanın her hücreme işlemesini istiyorum rtık. Nuri Bile Ceylan'ın Üç Maymun filmindeki kasvetli havaları çok özledim...

********* ******** *******

Deli gibi fotoğraf çekmek istiyorum ancak burada merceği olan tek nesne gözler. Ne yazık ki onların da hafıza kartı olmadığı için donduramıyorum hayatı. Ama yağmur yağarken denizin halini görmeliydiniz. Güneşli havada gözümüze soka soka "Yaaa, manzara dediğin, dağ-tepe, koy dediğin böyle olur. Kıvranın orda bitli piyadeler" diye çığıran tepeler, denize çöken sis bulutunun arkasına yavru kedi gibi sinmişlerdi. Hiç biri ortalıklarda gözükmüyordu. Güneşli havalarda efelenen doğa, yağmur karşısında acziyetine ağlıyordu meslektaşına... Denize düşen her damla bir yuvarlak, her yuvarlak acıyı ve kasveti simgeleyen halkala çiziyordu maviden bozma gri denize. Ve ben bu doğa savaşına sadece bakmakla yetiniyordum.

İstanbul'u da çok özledim zaten...

Her şeyni özledim hem de... Pis havasını, çöpünü trafiğin, bir milyon kişinin beklediği metrobüs duraklarını, her seferde sanki ilk kez geçiyormuş hissi veren köprülerini bina yığını manzrasını ve leş gibi koktuğu söylenen 16K ototbüsünü bile çok özledim...

Hadi bit artık...

21 EYLÜL 2011 - MARMARİS

A.S

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder